Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Fatih, Sul­tanu'l-Berreyn ve Hakanu'l-Bahreyn (İki karanın ve iki denizin hükümdarı, yani Rumeli-Anadolu'nun ve Akdeniz-Karadeniz'in hükümdarı) lakabını kullanıyor­du. Dünya hakimiyeti için savaşan, ama aynı zamanda bir hoşgörü ve kültür adamı da olan bir savaşçıydı.
Sayfa 34 - PdfKitabı okuyor
İngiliz Deniz Kuvvetleri Bakanı Winston Churchill, Avrupa'nın uçurumun en kenarında dolaştığı, fakat Birinci Dünya Savaşı'nın henüz patlamadığı, İngiltere'nin de savaşa taraf olmadığı bir tarihte, 28 Temmuz günü verdiği bir talimatla, yapımı tamamlanmış olan Sultan Osman ve Reşadiye'yi teslim almak üzere İngiltere'de bulunan 1.300 Türk denizcisinin zırhlılara çıkmasının ve gemilere Osmanlı bayrağı çekilmesinin engellenmesi talimatını vermiştir. Sancak çekme töreninin yapılmasına sadece yarım saat kala verilen bu emrin sonucunda, Osmanlı subaylarının protestolarına karşın İngiliz deniz piyadeleri güvertelere çıkmış, kaptan köşklerine el koymuşlardır. İngiliz hükümeti de Churchill'in Osmanlılar için inşa edilmiş iki zırhlının İngiliz donanmasına katılması yolundaki görüşünü hiç duraksama göstermeksizin benimseyecek, 31 Temmuz günü yani Osmanlı İmparatorluğu'yla Almanya arasında ittifak anlaşmasının imzalanmasından iki gün önce, tüm bedelleri ödenerek büyük fedakârlıklarla Osmanlılar için satın alınmış olan zırhlılara el koyma kararı alınacaktır. Böylece, Sultan Osman I bir çırpıda HMS Agincourt, Sultan Mehmet Reşat ise HMS Erin olup çıkar.
Sayfa 319
Reklam
Osmanlı Dönemi Metin Yayınları Atsız'ın ilk yayımladığı Osmanlı dönemi metinleri tarihle ilgili iki eserdir: Ahmedî, Dâstân ve Tevârîh-i Âl-i Osman; Âşıkpaşaoğlu Ahmed Âşıkî, Tevârîh-i Âl-i Osman. Bunlardan birincisi 1410'dan önce, ikincisi 1478 civarında yazılmıştır. Her ikisi de Batı Türkçesi'nin ilk dönemine yani Eski Oğuz
1.Dünya Savaşı'nda düşman Çanakkale Boğazını zorlarken hükümetin Anadolu'ya taşınması düşünülmüş ve bu konu ak sultan 2.Abdülhamit'e iletilmiştir. Abdülhamit'in cevabı; Ceddin Fatih Hazretleri İstanbul'u alırken son Bizans İmparatoru şehirden kaçmayı düşünmemiş, ordusu başında ölmüştür. Biz, Bizans İmparatorları kadar da mı olamıyoruz ki bu şehri bırakmayı düşünüyoruz? Osmanlı Hanedanı İstanbul'u terk ederse bir daha oraya dönemez. Muhterem biraderime söyleyin: İstanbul'dan bir adım bile dışarı atamam!
Sayfa 129Kitabı okudu
İstanbul'un fethinin dünya tarihi için en önemli sonuçlarından biri de, hiç kuskusuz Osmanlı Devleti'nin gelecekte bütün Avrupayı tehdit eden bir dünya gücü olarak ortaya çıkması ve 16. yüzyıl Avrupa devletler sistemi içinde yer almasıdır.
Birinci Dünya Savaşı esnsında Osmanlı'daki Alman komutanların neden hem sizi sevmedikleri hem de büyük saygı duyduklarını şimdi anladın. Demir Haç Madalyası doğru insana verilmiş," dedi ve aniden topuklarını sıkıca birbirine vurarak asker selamı verdi Krug von Nidda.
Sayfa 190 - Türk diplomat ve vatandaşların vagonlara doldurulup kamplara götürüldüğünü öğrenen Behiç Bey, diplomatlar ve vatandaşların vagondan indirildi haberi gelene kadar Alman Gestapo Karargâhı'nda bekliyor. Trenin hareketinden 6 saat sonra indiriliyorlar.Kitabı okudu
Reklam
Hz. Ali, Türkleri 'hiç puta tapmamış bir kavim' olarak tarif eder, çünkü onlar Müslüman olmadan önce de hiç putperest olmamışlardır. Adeta İslam'la tanışacakları günü beklemişlerdir. Prof. Dr. Zekeriya Kitapçı'ya göre, Türk Milleti'nin, külli manada Müslüman olması; ilahi kader kalemleri tarafından yazılmış bir büyük senaryodur. Bu ilahi senaryonun yine 'Bezm-i Ezelde' Allah tarafından seçilmiş en büyük kahramanları ise Saltuk Buğra Han ve Karahanlı Türk Hakanları, Selçuklu Sultanları, Osmanlı İslam Padişahları ile İslam dininin son iman erleridir. Tarihçi Yılmaz Öztuna ise bu sırlı kavimle ilgili olarak "Türklerin İslamiyet'i kabul edip Müslüman bir kavim olarak tarih sahnesine çıkışları ve büyük tesirler icra etmiş olmaları dünya tarihinde hemen hemen emsalsizdir" ifadelerini kullanır. Ve işte bu necip milletin atası olan Kanturaoğulları , İslam'la tanıştığı günden itibaren, Allah'ın ve Resul'ün kutsal emanetini canı pahasına taşımış, zamanı geldiğinde de asıl sahibine teslim etmiştir.
Yakın Tarih Dersleri İkinci bir adam Atatürk sonrası Türk Cumhuriyeti devletini yönetemedi. Mustafa Kemal Atatürk gibi bir ileri görüş dahisinin yerini doldurmak kolay değildi. İkinci dünya savaşı birinci dünya savaşının başarısızlığı emperyalizmin tarafından giderilmek istendi. Bugün devam eden birinci dünya harbidir. Batı emperyalizmi
Birinci Dünya Savaşı'nın zayıf halkalarından biri olan Rusya'daki çarlık rejimi, Şubat ve Ekim 1917 devrimleri sonucu yıkılmıştı. Kurulan yeni hükûmetin "ilhaksız ve tazminatsız barış" isteyip savaştan çekilmek istemesi, İt­tifak Devletleri için önemli bir başarı olmuştu. Zira İtilaf Devletleri'nin Rusya Cephesi çökmüş oluyordu. Fakat Rus Devrimi, Osmanlı- Alman ittifakını da çökme noktasına getirmişti. Şöyle ki; Rus orduları işgal ettikleri Osmanlı topraklarını ve Kafkasya'yı boşaltmak zorunda kalmışlardı. Bunun üzerine Bakü petrolleri, Transkafkasya'daki demir yolları ve Batum limanına sahip olmak isteyen Almanya ile "turana giden yolu" kontrol altında tutmayı amaçlayan Osmanlı Devleti arasında sert bir rekabet başlamıştı. Brest-Litovsk Antlaşması'ndan sonra rekabet daha da artmış ve nihayet Osmanlı askeri birlikleri ile Alman bir­likleri arasında Kafkasya'da ufak çatışmalar bile başlamıştı. Dolayısıyla Birinci Dünya Savaşı'ndaki Osmanlı-Alman ittifakı kopma noktasına gelmişti. İttifakı kurtarmak ve Osmanlı-Alman problemlerine çözüm bulmak için her iki tarafın diplomat ve askeri bürokratlarının göstermiş oldukları karşılıklı çabalar sonuç vermiyordu. Bu durumda Talat Paşa, bizzat Berlin'i ziyaret ederek çökme noktasına gelen Osmanlı- Alman ittifakındaki sorunları gidermek istiyordu.
Sayfa 143 - pdf
Şapka, Kemalizm'i Osmanlı ıslahat hareketlerinden tavizci ve muvazaacı olmamak karakteri ile ayırır. Mustafa Kemal, denizkızı masalına inanmıyordu. Ya balık, ya insan vardır. Mustafa Kemal geri bir memlekette medeniyet meselesi halledilmedikçe hiçbir meselenin halledilemeyeceğini biliyordu. Şarklı-Garplıya inanmıyordu. Ya Şark, ya Garp vardır. Garp medeniyetinin temeli, hür tefekkür dür. Şapka bir başlık taklidi değil, tefekkür inkılâbının bir sembolü idi. Bu inkılâp, müspet ilme dayanan ilkokul eğitimi ile köyde halkın derin köklerine kadar inmeli idi. Ömrü buna yetmedi. Medeniyet meselesi halledilmedikçe hiçbir meselenin halledilemez olduğunu bugün de görmüyor muyuz? Demokrasi politikacıları, geçici dünya nimetlerini paylaşmak için, can çekişen taassubu beslediler ve ona yeniden halk kanını emme kudreti verdiler.
Sayfa 504 - PozitifKitabı okudu
Reklam
İkinci Balkan Savaşı ve Ege Adaları
... Nihayet savaş, Bükreş Anlaşmasıyla bitti (10 Ağustos 1913). Bulgaristan, Birinci Balkan Savaşı'nda kazandığı toprakların bir kısmını kaybetti. Osmanlı Devleti'nin kazancı, Edirne ile Dimetoka idi. Ege Denizi'ndeki adalar ise büyük devletlerin hakemliğine bırakılmıştı. Bugün de başımızı ağrıtan Ege Adaları işte o zaman Avrupa'nın büyük devletleri tarafından şartlı olarak Yunanistan'a terk edildi. Bunun şartı, "Yunanistan'ın adalarda askerî yığınak yapamayacağı" yolunda idi. (İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya, Ege Adaları'nı işgal etti. Çekilmeden önce, gerçek sahipleri bulunan ve esasen Anadolu'nun tabii bir uzantısı olan Ege Adalarını Türkiye'ye iade etmeyi teklif ettiler. Devrin cumhurbaşkanı İsmet İnönü anlaşılmaz bir tutumla teklifi geri çevirdi. Savaştan sonra -müttefik devletler, adaları Yunanistan'a bıraktılar. Böylece Türkiye batıdan Yunan çemberine girmiş oldu...)
Sayfa 513 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okudu
Osmanlı Devleti'nin Yıkıldığı Gün
Sultan II. Abdülhamid'in Selanik sürgünü 3 yıl 6 ay 3 gün sürmüş, oradan İstanbul'daki Beylerbeyi Sarayı'na getirilmişti. 10 Şubat 1918'de ölünceye kadar burada yaşadı. İttihatçılar zaman zaman durumu kendisine bildirip, memleketin düştüğü beladan nasıl kurtulacağını sormuşlar, ama bunu iş işten geçtikten sonra yapmışlardır. Bir seferinde Sultan Abdülhamid şöyle cevap vermiştir: "Bu vaziyette artık benim verebileceğim hiçbir fikir yoktur. Tavsiye edebileceğim hiçbir tedbir kalmamıştır. Çünkü bu zavallı devlet, harb-i umumiye [Birinci Dünya Harbi] sürüklendiği gün yıkılmıştır. Sizi bana gönderenler, o çılgınlığı yapmadan evvel göndermeliydiler. Bütün dünya denizlerine hâkim olan devletlere karşı Almanya ve Avusturya gibi kara hudutları içinde mahpus yaşayan iki devletle beraber ateşe atılmak, tarihin kaydettiği en büyük ahmaklıktır!"
Sayfa 503 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okudu
Gâzi, pratik bir stratejist olarak biliyordu ki, milli bilinç ortak bir dil ve tarih bilinciyle yaratılacak, din ve etnik ayrılıklar bu bilinçle silinecek ve batı anlamında gerçek bir Türk milleti ortaya çıkacaktır. Türk milletinin atası Atatürk'ün bütün siyasi hayatında varmak istediği gerçek, en temelli inkilâp ideolojisi bu yeni dünya görüşünde düğümlenmektedir.
Günümüz olaylarının kökleri ve sırları yakın tarihtedir. Osmanlı devleti kimler tarafından, nasıl ve niçin parçalanmıştır? Dünyada hâkim gizli ve aşikâr güçler hangileridir? Bunlar kimleri ve hangi yolları kullanırlar? Asıl düşman ve gerçek dostlar kimlerdir? Kimlere itimat edebilir ve kimlerle iş birliği yapabiliriz? Bu ve benzeri soruların cevaplarını doğru olarak tespit etmezsek büyük yanılgılara düşebiliriz. Onun için günümüzle bağlantılı yakın tarihi ve dünya konjonktürünü iyi bilmeye çalışmalıyız.
Bir kez daha belirtmek gerekir ki Osmanlı zabiti bütün kara ordularının subayları gibi belirgin vasıflara sahiptir. Coğrafya ve dil bilmek zorundadır. Ancak bir ayırıcı özelliği daha vardır; Osmanlı zabiti geniş bir imparatorluğun içinde mücadele vermek durumundadır. Bir sene Yemen’de, ertesi sene Bilâd-ı Şam’da ayaklananlarla veya çetelerle kavga etmek zorundadır. Daha ertesi sene Makedonya dağlarında milliyetçi çetelerle savaşır. Birinci Dünya Savaşı’na girmeden evvel Balkan Savaşı’nda, siyasetin de ordunun içine girmesiyle hazin bir olay yaşanmıştır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.